İNGİLTERE'NİN KARARI DA TÜRKİYE'Yİ KAPSIYOR
Ardından ABD'nin yasağına benzer bir uygulama kararı da İngiltere’den geldi. İngiltere'nin kararı yine Türkiye'yi
kapsıyor.
İNGİLTERE DE 6 ÜLKEYE KISITLAMA GETİRDİ
İngiliz hükümeti, Türkiye dahil 6 ülkeden Birleşik Krallık’a doğrudan yapılan uçuşlarda, yolcuların bazı elektronik cihazları kabine almasının yasaklandığını duyurdu. Başbakanlık Sözcüsü, yeni uygulamanın, Türkiye, Lübnan, Ürdün, Mısır, Tunus ve Suudi Arabistan’dan Birleşik Krallık’a doğrudan yapılan uçuşları kapsadığını açıkladı. Buna göre, bu ülkelerden Birleşik Krallık’a yapılacak uçuşlarda yolcular kabin içerisine, uzunluğu 16, genişliği 9,3 ve derinliği de 1,5 santimetreden fazla olan herhangi bir tür elektronik cihazı alamayacak. Sözcü, bu cihazların uçağın bagajına verilen bavul veya çantalara konulması gerektiğini aktarırken, hükümetin yeni uygulamayı “gerekli, uygun ve etkili” bulduğunu bildirdi.
Uygulamadan etkilenen İngiliz havayolu şirketleri, “British Airways”, “EasyJet”, “Jet2.com”, “Monarch”, “Thomas Cook” ve “Thomson” olarak sıralanırken, diğer ülke havayolu şirketlerinin ise “Türk Hava Yolları”, “Pegasus Hava Yolları”, “Atlas Global Hava Yolları”, “Middle East Airlines”, “Egyptair”, “Royal Jordanian”, “Tunisair” ve “Saudia” olduğu belirtildi.
YASAĞA GÖRE HANGİ CİHAZLAR ALINMAYACAK?
ABD’ye yapılan uçuşlarda, yolcuların akıllı telefondan büyük elektronik cihazları yanlarına almalarını yasakladı. Bu uçuşlarda artık tablet, kamera ve bilgisayarlar uçakların bagaj bölümüne teslim edilecek. THY yetkilileri ilk uygulamanın bugün sabah 08.30 New York uçağı ile başladığını açıkladı.
Dünden itibaren başlayan yasak kapsamına giren cihazlar arasında bilgisayar, tablet, kamera ve DVD oynatıcıların bulunması dikkat çekiyor. Söz konusu yasak, İstanbul’un da içinde bulunduğu Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki 17 şehrinden kalkan ve varış noktaları New York, Chicago, Detroit ve Montreal
olan uçuşları kapsıyor. Yasak kapsamında kalan cihazlar, uçak kabinine alınamayacak ve bagaja verilecek.
İŞTE SEBEP
ABD’nin bu kararı almasının sebebi olarak ise Arap Yarımadası El Kaide ve kısa süre önce Yemen’de Amerikan özel kuvvetlerince yapılan bir baskında elde edilen istihbaratla ilişkili olduğunu öne sürülüyor.
MEDİKAL CİHAZLAR KAPSAM DIŞINDA
Alınan karadan sonra Türk Hava Yolları’ndan (THY) açıklama geldi. Yapılan açıklamada, “ABD’ye seyahat edecek yolcularımızın dikkatine. ABD varışlı seferlerimizde geçerli olmak üzere, cep telefonu veya akıllı telefondan daha büyük elektronik cihazların kabin içinde taşınmaması konusunda ilgili otoritelerce karar alınmıştır. Medikal cihazların hariç tutulduğu uygulama kapsamında elektronik eşyalar uçak altı kargo bölümünde taşınabilmektedir” denildi. THY yetkilileri ilk uygulamanın bugün sabah 08.30 New York uçağı ile başladığını açıkladı. Ürdün Kraliyet Havayolları, Twitter hesabından, Kuzey Amerika uçuşlarında çoğu elektronik cihazın kabinlere alınmasını yasaklayacaklarını açıkladı. Saudia Hava Yolları da, Twitter hesabı üzerinden bu iddiayı doğruladı.
CEP TELEFONLARI YASAK DEĞİL
ABD’nin aldığı bu kararla beraber “Neden tablet ve bilgisayarlar uçak kabinine alınıyor da, akıllı telefonlar alınmıyor?” sorusu akıllara geldi. Uzmanlar, uçakların dijital sistemlerinde bir açık olabileceğini ve bu açığa da tablet veya bilgisayarlarla daha kolay sızabileceğini ileri sürüyor. İddialardan bir diğeri de bilgisayardaki bataryaların, akıllı telefonlara oranla daha büyük olduğu ve böylelikle uçakta patlatılarak yangın çıkarılabileceği üzerine yoğunlaşıyor.
ÇAVUŞOĞLU AÇIKLAMA YAPTI
ABD'nin başkenti Washington'da konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin, 8 ülkeden doğrudan uçuşlarda cep telefonundan büyük elektronik cihazları yolcuların yanlarına almalarını yasaklayan kararına ilişkin, "Bir endişe varsa güvenlikle ilgili birimlerimiz bir araya gelip tedbirleri almamız lazım. Yasaklamalarla bu iş olmaz. Bir DEAŞ teröristi herhangi bir yerden binebilir. Önemli olan, onların bindiği yerlerde gerekli tedbirleri alabilmektir" dedi. Öte yandan dün akşam İngiltere'de aynı yasağı uygulayacağını duyurdu.
"DEAŞ TÖRERİSTİ HERHANGİ BİR YERDEN BİNEBİLİR"
Bakan Çavuşoğlu Konunun henüz çok yeni olduğunu ve gerekli taraflarla görüşmeleri yaptıklarını dile getireREK, doğru tedbirlerin alınması için ortak çalışılmasının önemine işaret etti. Kısıtlama kararıyla ilgili olarak hem ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral H.R. McMaster ile yüz yüze, hem de telefonda ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile görüştüklerini söyleyen Çavuşoğlu, "Bir endişe varsa güvenlikle ilgili birimlerimiz bir araya gelip tedbirleri almamız lazım. Yasaklamalarla bu iş olmaz. Bir DEAŞ teröristi herhangi bir yerden binebilir. Önemli olan, onların bindiği yerlerde gerekli tedbirleri alabilmektir." şeklinde konuştu. Çavuşoğlu, özellikle yabancı DEAŞ savaşçıları içinde çok sayıda Avrupa vatandaşı olduğuna dikkat çekerek bu tedbirin kalıcı bir tedbir olamayacağına işaret etti.
BAKAN ARSLAN: DOĞRU BİR UYGULAMA DEĞİL
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, ABD’nin uyguladığı yasağa tepki gösterdi. Arslan, “Doğru bir uygulama değil. Yılda 80 milyon yolcunun uçtuğu İstanbul’u başkalarıyla karıştırmasınlar. Bizim derdimiz bu uygulamanın yolcunun konforunu da sayısını da etkileyebileceği. Bu uygulamadan geri adım atılmasını veya uygulamanın hafifletilmesini konuşuyoruz. Bu uygulama ülkemiz açısından da ABD açısından da doğru değil, ABD’nin ilgili otoriteleriyle de görüşüyoruz” dedi
YASAK KAPSAMINDAKİ ÜLKELER
-Türk Hava Yolları, İstanbul,
-Lago, Arik Hava Yolları
-Kahire, Mısır Havayolları
-Atina ve Dubai, Emirates Hava Yolları
-Etiyopya Hava Yolları, Dublin, Togo
-Etihad Hava Yolları, Abu Dabi
-Kuveyt Hava Yolları, Kuveyt
-Katar Hava Yolları, Doha (Katar)
-Royal Air Maroc, Kazablanka (Fas)
-Royal Ürdün Hava Yolları, Amman (Ürdün)
-Suudi Hava Yolları, Cidde ve Riyad
-Güney Afrika Havayolları Johannesburg ve Dakar
* Sadece ABD’nin New York, Chicago, Detroit ve Montreal şehirlerine yapılacak uçuşlarda yasak uygulanacak.
HANGİ CİHAZLAR UÇAĞA ALINMAYACAK
Akıllı telefonlardan büyük olan cihazların olduğu liste şu şekilde:
- Tablet bilgisayar
- Dizüstü bilgisayarlar
- Kamera
- DVD oynatıcı
"TÜRKİYE BUNU HAK ETMİYOR"
Öte yandan, Hürriyet yazarı Murat Yetkin de "Türkiye bunu hak etmiyor" başlıklı bugünkü yazısında, "ABD'nin yasağına ilişkin bu gelişmeler Türk halkının hem kalbini hem gurunu kırıyor, incitiyor" ifadesiyle şu analizi yaptı:
"Çok değil, iki yıl önce, 2015 Ekim ayında Türk Hava Yolları (THY) İstanbul Atatürk havalimanının dünyada tek noktadan en fazla noktaya doğrudan uçuş yapılan havalimanı olduğunu haklı bir gururla açıklamıştı.
İki yıl sonra Türkiye, en yakın askeri müttefiki, NATO ortağı ABD tarafından, havalimanları muhtemel terör eylemlerine kaynak olabilecek Orta Doğu ülkeleriyle birlikte sayılıyor.
Üstelik ABD Başkanı Donald Trump’ın 3 Nisan’da Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi ile Beyaz Saray’da görüşmesi isteniyor. Hani şu Müslüman Kardeşler desteğiyle seçilen Muhammed Mursi’yi Suudi Arabistan destekli bir darbeyle deviren Sisi.
Trump geçenlerde, 14 Mart’ta da Suudi Arabistan’ın Kralı değil, Veliaht Prensi de değil, veliaht Prens Yardımcısı ve Savunma Bakanı Muhammed bin Salman’ı Beyaz Saray’da ağırlamıştı. Ondan dört gün sonra, 18 Mart’ta Almanya Başbakanı Angela Merkel, daha iki gün önce, 20 Mart’ta da Irak Başbakanı Haydar el-Abadi’yi.
Trump’ın 20 Ocak’ta görevi devralması ardından, 22 Ocak’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’ya telefon ederek kendisiyle en kısa zamanda yüz yüze görüşmek üzere Beyaz Saray’a davet ettiği ve onun da davete hemen icabet ettiği biliniyor.
O tarihten bu yana Trump pek çok ülke lideriyle ve lider olmasa da siyasetçisiyle görüştü.
Gerek diplomatik kanallardan, gerekse basın yoluyla yapılan görüşme çağrıları sonucu, Trump ile Erdoğan’ın 8 Şubat’ta bir telefon görüşmeleri oldu.
Avrupa Birliği (AB) ile durum daha iyi değil.
Son iki yılda, belki daha açık tarih vermek gerekirse 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan çok sayıda Asya ve Afrika ülkesine gitti ama resmi ziyarette bulunduğu Avrupa Birliği üyeleri Belçika ve Hırvatistan oldu.
Bunda belki AB ülkelerine yapılacak resmi ziyaretlerin bir kısmının muhatabının, tıpkı Almanya gibi başbakan olmasının da payı vardır. Ama Merkel örneğin, son iki yılda 6 kez Türkiye’ye gelmiş olmasına rağmen Türk başbakanlarına davet çıkarmadı. Örneğin, Fransa gibi Cumhurbaşkanı tarafından yönetilen ülkelerden de resmi davet gelmiş değil.
AB ile bu soğukluk Erdoğan ve AK Parti hükümetinin 16 Nisan referandumu için “Evet” propaganda çalışmasını Türklerin yoğun yaşadığı ülkelere taşımak istemesiyle krize dönüştü.
Önce Almanya, “Resmi görevle gelip iç politika yapacak hükümet mensuplarının ziyaretinin istenmediğini” açıklayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oraya gider ve dünyayı ayağa kaldırırız” demişti. Onun üstüne Hollanda’nın kabul edilmesi mümkün olmayan üçüncü dünya hoyratlığını andıran muamelesi geldi. Ardından Avusturya, Danimarka, Fransa’dan benzeri açıklamalar.
Son bir hafta on gün içinde yaşananlar ardından dün, 21 Mart’ta AK Parti Avrupa’da referandum kampanyasından vazgeçtiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise dün AB’nin bütün bunları 16 Nisan’da anayasa değişikliklerinin kabulünü engellemek maksadıyla yaptığının farkında olduğunu ifade ederek, “Artık üyelik müzakerelerini, geri kabulü silah olarak kullanamayacaksınız” diyerek “16 Nisan’dan sonra oturup konuşacağız” sözleriyle resti gördüğünü ilan etti.
Aynı saatlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise Samsun’da AK Parti hükümetinin artık çoğu konuda dediğini yapamaz hale geldiğini öne sürüyor, “Hani Münbiç’e, Rakka’ya gideceğiz diyordunuz. Size engel olan mı var, gitsenize” diyerek adeta damara basıyordu. Kast ettiği, hem ABD, hem de Rusya’nın Türkiye’nin YPG’yi bırakın, IŞİD’e karşı beraber savaşalım” önerisine karşın, YPG’yi adeta Türkiye’ye karşı korumaya almaları idi. Rusya’nın 20 Mart’ta Türkiye’nin burnunun dibindeki Afrin’de YPG eğitim kampı açtığını yalanlayıp “Bayrak göstermek için ateşkes gözleme istasyonu” kurduğunu ilanını başka türlü yorumlamak zor.
Dışişleri Bakanlığı adeta protesto notası vermek dışında bir iş yapamaz halde.
Bu satırları yazmak benim gibi Türkiye’nin uygar dünyanın bir parçası olmasını, onurunu koruyarak barış ve refah içinde yaşamasını isteyen bir gazeteci için çok zor, gerçekten acı çekiyorum, ama Türkiye daha önce bu durumda hiç olmamıştı, Türkiye bunu hak etmiyor. "
Editör: TE Bilişim